Kısa adı KERÇEP olan Karadeniz Ereğli Çevre Platformu üyeleri, Erdemir’in çevre kirliliğine yol açtığı gerekçesiyle Ereğli sahilinde eylem yaptı. KERÇEP Başkanı Önder Öner, "'Erdemir Ereğli'yi zehirlemiyor' diyen Erdemir Genel Müdürü'ne soruyoruz. Her gün gözlerimizle gördüğümüz, ciğerlerimize çektiğimiz o dumanlar, o zehir bulutları ne?" diye sordu.
Her cumartesi günü açıklama yapacaklarını belirten KERÇEP Başkanı Önder Öner, şunları söyledi:
“Değerli Basın Mensupları ve Sevgili Ereğli Halkı,
Buradan Erdemir’in Genel Müdürü’ne sesleniyoruz: Geçen gün basın mensuplarını toplayıp, "Erdemir Ereğli’yi zehirlemiyor" dediniz. Peki, her gün gözlerimizle gördüğümüz, ciğerlerimize çektiğimiz o dumanlar, o zehir bulutları ne? Yanmakta olan kömürü söndürmek için boca edilen suyun çıkardığı o sağlığımıza zararlı buhar, bacalarınızdan çıkan kimyasallar, cüruf dağlarında ve hammadde stok alanlarında oluşan toz fırtınaları ne? Bunlar masal mı? Bu halkı kör, sağır mı sanıyorsunuz? Kendinizi akıllı, Ereğli halkını akılsız mı sanıyorsunuz?
Her gün Erdemir’in bacalarından çıkan dumanlar Ereğli’nin üzerine kara bir örtü gibi çöküyor. Biz bu havayı her sabah soluyoruz. Çocuklarımız bu toz bulutlarında büyüyor. Ereğli, Gülüç, Alaplı, Kandilli, Akçakoca… Bu kentlerde yüzbinlerce insan her gün bacalarınızdan salınan emisyonlara, fabrika alanından yükselen tozlara maruz kalıyor. Bu halk her gün o kara dumanları görüyor, her gün o toz ve emisyon bulutlarını soluyor, her gün sevdiklerini hastanelere götürüyor.
Güya Erdemir’in bacaları kontrol ediliyormuş… İyi de kim kontrol ediyor? Çevre Bakanlığı mı? Ülkenin dört bir yanında verdiği izinlerle altın madenleri; İliç, Fatsa, Kaz Dağları’nı ne hale getirdi? Termik santraller; Akbelen, Çatalağzı, Yatağan’nın hali ne? İzin verdiği Taş Ocakları; İkizdere, Arhavi’yi gördünüz mü? Ya Korunan Alanlar? Fırtına Vadisi, Uzungöl, Salda’yı en son ne zaman gördünüz? Buralar bu bakanlığın verdiği izinlerle ne hale geldi biliyor musunuz? Kıyıları otellere, Tarım alanlarını fabrikalara vermedi mi bu bakanlık? Bunların izin verip de korunabilmiş bir yer mi var bu ülkede? Siz kime ne anlatıyorsunuz? Sanmayın ki halk bilmiyor, ya da sessizliği kabulünden geliyor!
Sayın Genel Müdür, size sormaya devam edelim:
Karadeniz Ereğli Çevre Platformu’nun (KERÇEP) verilerine göre bu ilçede kanser vakaları neden diğer yerlere göre 3,5 kat daha fazla? Neden her iki aileden birinde solunum yolu hastalıkları var? Neden kabul edilebilir sınırların katbekat üzerinde toz ve kirlilik yaşıyoruz? Dünya Sağlık Örgütü’nün hesaplama tekniklerine göre her yıl en az 70-80 kişi bu yüzden erken ölümle karşılaşıyor. Bunlar masal mı? Bunlar yalan mı?
Şimdi buradan haykırıyoruz: Erdemir, havayı zehirliyor. Suyu, toprağı kurulduğu günden beri kirletiyor!
Siz ise toplantınızda çevreye zararsız üretime 2050’de ulaşacağınızı söylüyorsunuz. 2050! Soruyoruz: Bu halk 2050’ye kadar neden sizin kahrınızı çeksin? Neden bu fedakarlığı yapalım? Erdemir, sadece karını düşünürken, halkın sağlığı umurunda değilken bu halk neden 2050’ye kadar yaydığınız emisyonları ve tozu soluyacakmış?
Değerli Ereğlililer,
Kentimizin geçmişinde, ekonomik sosyal ve kültürel gelişiminde Erdemir’in çok büyük rolü vardı. O Erdemir’i biliyoruz. Bütün bunları bundan sonra hep konuşacağız. Ama ne yazık ki, özelleşme ile o güzel ve özel günler geride kaldı. Özelleştikten sonra her geçen gün sadece karını, sadece kendisini umursayan bir yapıya döndüler. En sonunda kendini “Özel Endüstri Bölgesi” ilan ettirdi. Neden? Neyi eksikti de bunu yaptırdı? Söyleyelim. Hiçbir şeyi eksik değildi. Belediye’ye ödemekle yükümlü olduğu vergi ve harçları da ödemek istemiyordu, o yükümlülüklerinden temelli kurtulmak için “özel endüstri bölgesi” ilan ettirdiler kendilerini. Hepsi daha çok kar için! Evet hepsi bunun için!
Bu kente hiçbir şey vermeyecek, ama kentin sırtına her geçen yıl daha çok yük bindirecek. Amaç bu. Çalışanların bu kentte yaşıyor. İşçilerin bu kentin havasını soluyor, suyunu içiyor, toprağını işliyor, bu kentin alt yapısından yararlanıyor. Sen bu kentin ortasında duruyorsun. Ama iş sorumluluğa gelince ben emlak da ödemem, ben ruhsat harcı da ödemem diyeceksin! Vatandaş ödeyecek, sen ödemeyeceksin, Öyle mi? Bu iş o kadar kolay değil! Bu haksızlığa asla sessiz kalmayacağız.
Senin paran çok olabilir, devasa bir ekonomik güç olabilirsin, bürokratların, karar vericilerin, her türlü kararı aldırabileceğin politik nüfusun olabilir ama günün sonunda işte sen buradasın, bu kentin halkı da işte burada. Bu kentte yaşayıp bu kentin haklarını yok sayamazsın. Bu adaletsizliği cebine kar olarak koymana sessiz kalmayacağız. Bu halkın hakkını, hukukunu sana her fırsatta hatırlatacağız.
Sevgili Ereğli Halkı, Değerli Basın temsilcileri;
Karadeniz Ereğli Çevre Platformu’nun (KERÇEP) verilerine göre bu ilçede kanser vakaları neden diğer yerlere göre 3,5 kat daha fazla? Neden her iki aileden birinde solunum yolu hastalıkları var? Neden kabul edilebilir sınırların katbekat üzerinde toz ve kirlilik yaşıyoruz? Dünya Sağlık Örgütü’nün hesaplama tekniklerine göre her yıl en az 70-80 kişi bu yüzden erken ölümle karşılaşıyor. Bunlar masal mı? Bunlar yalan mı?
Kendinizi akıllı, Ereğli halkını akılsız mı sanıyorsunuz? Şimdi buradan haykırıyoruz: Erdemir, havayı zehirliyor.
Kdz. Ereğli’nin geçmişinde, ekonomik sosyal ve kültürel gelişiminde çok büyük rolü olan Erdemir’in özelleştikten sonra o güzel ve özel günleri geride kaldı. Şimdi dokunulmazlık zırhına bürünmek, Belediye’ye ödemekle yükümlü olduğu vergi ve harçları da ödememek için “özel endüstri bölgesi” ilan ettirdi kendini. Vatandaşların ödediklerini, sektörünün en karlı kuruluşlarında koskoca Erdemir ödemeyecek. Bu nasıl olur?
Erdemir'in bu adaletsizliği cebine kar olarak koymasına sessiz kalmayacağız. Bu halkın hakkını, hukukunu her fırsatta hatırlatacağız. BUNDAN SONRA HER CUMARTESİ BURADA TOPLANACAĞIZ. Hukuk konuşacağız, çevre konuşacağız, haklarımızı konuşacağız! Kentin haklarını konuşacağız. Yapmak zorunda olup da görevini yapmayanları, görevinden kaçınanları ifşa edeceğiz.
Bugün bu ilk! Not düş! Erdemir sana sesleniyoruz: Havayı, suyu, toprağı kirletmekten vazgeç! Ereğli’ye zarar vermeyi bırak! Bu kent bizim, bu topraklar bizim! “